
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Nedir?
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağında başlayan ve genellikle yetişkinliğe kadar devam eden, çocuğun yaşına ve gelişim seviyesine uymayan dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile kendini gösteren karmaşık bir nörogelişimsel bozukluktur. DEHB, bireyin eğitim hayatından sosyal ilişkilerine kadar birçok alanda zorluk yaşamasına neden olabilir. Bu bozukluğun erken teşhisi, bireyin yaşam kalitesini artırmada kritik öneme sahiptir. DEHB, genellikle çocuklukta fark edilse de, olguların %30-40’ında ömür boyu devam eder ve belirtiler yaşamın her döneminde farklı şekillerde kendini gösterebilir.
DEHB Belirtileri Nelerdir?
DEHB, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik olmak üzere üç ana belirti kümesi ile tanımlanır.
- Dikkat eksikliği: Dikkati odaklamada ve sürdürmede güçlük, dikkatin dış uyaranlarla kolayca dağılması ve tekrar konsantre olmada güçlük, detaylara dikkat etmeme ve dikkatsizce hatalar yapma, kendisiyle konuşuluyorken dinlemiyormuş gibi görünme, verilen yönergeleri izlemede zorluk (günlük işlerini, okulda verilen görevleri tamamlayamama), işlerini planlama ve düzene koymakta zorluk, sürekli zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınma, eşyalarını (örn. okul eşyaları, kalem, kitap, ceket) kaybetme, unutkanlık (örn. okul ödevlerini, görevlerini unutma) gibi belirtilerle kendisini gösterir.
- Hiperaktivite: Sürekli hareket halinde olma, kıpırdanma, oturması gerektiğinde oturamama, koşuşturma, tırmanma, oturması gereken durumlarda oturamama, çok konuşma gibi belirtilerle kendini gösterir.
- Dürtüsellik: Düşünmeden hareket etme, sabırsızlık, sırasını bekleyememe, soru tamamlanmadan cevabı yapıştırma, söz kesme, başkalarının oyunlarına müdahale etme ile karakterizedir.
DEHB olan bireylerde tüm bu belirtilerin bir arada görülmesi gerekmez, bazı olgularda sadece dikkatsizlikle ilgili belirtiler, bazılarında ise hiperaktivite-dürtüsellik belirtileri görülebilir.
DEHB’nin belirtileri, bireyin akademik performansını, sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Ancak, bu belirtiler zamanında fark edilip uygun tedavi yöntemleri ile yönetildiğinde, bireylerin potansiyellerini en iyi şekilde gerçekleştirmeleri mümkündür.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), genetik, nörobiyolojik ve çevresel etkilerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.
DEHB oluşumunda genetik faktörler önemli yer tutar. Genetik geçişin en belirgin olduğu hastalıktır. DEHB tek bir gendeki bozukluğun neden olduğu bir bozukluk değildir, bugüne dek birçok genin DEHB ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle tanı koymada genetik testlerin yeri yoktur.
DEHB’de özellikle dikkat, yürütücü işlevler, davranış kontrolüyle ilgili beyin bölgelerinde hacim küçüklüğü ve işlev bozuklukları olduğu, beynin olgunlaşmasında gecikme olduğu gösterilmiştir. Yine başta dopamin, noradrenalin olmak üzere özellikle bu işlevleri yerine getiren beyin hücreleri arasında iletişimi sağlayan sistemlerde bozulmalar olduğu da ortaya konmuştur.
Gebelik ve doğum sırasında gelişen sorunlar, çeşitli toksinler, kafa travmaları, psikososyal nedenler de çevresel etmenler olarak DEHB gelişimine katkıda bulunabilir.
Tek başına aile ilişkilerindeki sorunlar, anne-baba ya da diğer aile büyüklerinin hatalı çocuk yetiştirme tutumları, öğretmenle ilişkide yaşanan zorluklar ya da kötü arkadaş çevresi bir çocukta DEHB gelişmesine neden olmaz. Bu tür faktörler sadece bozukluğun nasıl seyredeceğini ve ek ruhsal bozuklukların oluşumun etkiler.
Tanı ve Değerlendirme Süreci
DEHB tanısı koymak, karmaşık ve titizlikle yürütülmesi gereken bir süreçtir. Çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı, bireyin belirtilerini, yaşam öyküsünü ve mevcut işlevsellik düzeyini değerlendirirken, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtilerinin yoğunluğu ve sıklığını göz önünde bulundurur. Tanı sürecinde, bireyin erken çocukluk dönemine ait belirtiler, ailesel geçmiş ve çevresel faktörler de dikkate alınır. Aile üyelerinden ve öğretmenlerden alınan bilgiler, özellikle çocuklar için tanı koymada önemli bir destek sağlar. Ayrıca, DEHB’ye eşlik edebilecek diğer ruhsal sağlık sorunlarının varlığı da değerlendirilir. Bu süreçte, klinik görüşmelerin yanı sıra, standardize edilmiş değerlendirme araçları ve ölçekler kullanılarak daha objektif bir değerlendirme yapılır. Diğer ruhsal bozukluklardan ayırt etmek veya beraber görülebilecek diğer ruhsal bozuklukları tespit etmek için bazı olgularda psikometrik testler kullanılabilir.
Tedavi Yöntemleri
DEHB tedavisi sadece DEHB belirtilerini kontrol altına almak açısından değil, uzun vadeli olumsuz sonuçları önlemek için de önemlidir. Tedavi edilmemiş DEHB olgularında ergenlik ve yetişkinlik yıllarında depresyon, anksiyete bozuklukları, alkol-madde kullanım bozuklukları gibi birçok ruhsal bozukluk riskinin arttığı gösterilmiştir. DEHB tedavisi, bireye özgü bir yaklaşım gerektirir ve genellikle ilaç tedavisi ile psikoterapilerin bir kombinasyonunu içerir.
- İlaç tedavisi: Dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri çocuğun günlük işlevselliğini, ilişkilerini, akademik performansını etkiliyorsa belirtileri kontrol altına almak amacıyla ilaç tedavisi kullanılır.
- Psikoterapi: DEHB tedavisinde ilaç tedavisi her zaman tek başına yeterli olmayabilir; bu nedenle, davranış terapisi, bilişsel-davranışçı terapi ve destekleyici diğer terapiler tedavi planına dahil edilir.
İlaç tedavisi ve psikoterapilerin yanısıra, anne-baba eğitimi ve okulla işbirliği de DEHB tedavisinde önemli bir rol oynar. Uzun vadeli bir tedavi planı, düzenli takipler ve gerektiğinde yapılan ayarlamalarla bireyin yaşam kalitesi iyileştirilebilir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ile İlgili Yanlış İnançlar
- “DEHB yeni bir tanıdır”: DEHB belirtileri ilk kez 1902’de yayınlanan bir bilimsel makalede tanımlanmıştır. O günden şimdiye isim değişiklikleri olsa da tıp literatüründe yerini almış bir bozukluktur. DEHB tanısında görülen artışın temel nedeni Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi uzmanı sayısının artması, böylelikle tanı ve tedaviye ulaşmanın kolaylaşması ve toplumda DEHB farkındalığının artmış olmasıdır.
- “Erkek çocuk hareketi olur”: Birçok erkek çocuk yaşıtı olan kızlara göre daha hareketlidir. Ancak bu durum çocukta DEHB olmadığı anlamına gelmez. Çocuğun hareketliliği gelişimsel düzeyine uygun değilse, sosyal ilişkiler veya okulla ilgili etkinliklerde zorluklara yol açıyorsa DEHB açısından değerlendirilmelidir.
- “Çocuğun okul başarısı iyiyse DEHB yoktur”: DEHB okul başarısızlığının önemli nedenlerinden biridir. Bununla birlikte DEHB olan her çocukta okul başarısızlığı görülmez. Okul başarısın düşük olması DEHB tanısı için bir kriter değildir.
- “Bilgisayar oyununda dikkati hiç dağılmayan çocukta DEHB yoktur”: Bilgisayar oyunu gibi etkinlikler sırasında dikkatsizliğin olmaması, keyif verici aktiviteler sırasında beyinde artan dopaminle ilişkilidir. Bazı DEHB olgularında “hiperfokus” olarak adlandırılan aşırı odaklanma durumu söz konusu olabilir. Burada gözlenen dikkat artışı işlevsel bir artış değildir.
- “Çocuk hareketli değilse DEHB yoktur”: DEHB’nin üç alt tipi vardır. “Dikkatsizliğin baskın olduğu görünüm”, “Aşırı hareketlilik/dürtüselliğin baskın olduğu görünüm” ve “Bileşik görünüm”. Olguların çoğunda dikkatsizlik ve aşırı hareketlilik/dürtüsellik belirtileri bir arada olsa da, hareketlilik olmaksızın sadece dikkatsizlik belirtileriyle kendini gösteren olgular da az değildir.
- “Zeki çocukların hareketli olması normaldir”: DEHB zeka ile ilgili bir bozukluk değildir. Normal zeka düzeyindeki çocuklarda görülebileceği gibi üstün zekalı ya da zihinsel yetersizliği olan çocuklarda da görülebilir.
- “DEHB çocuğun fazla şımartılması nedeniyle olur”: DEHB genetik, nörobiyolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkan bir bozukluktur. Uygun olmayan ebeveyn tutumları, aile büyüklerinin aşırı verici oluşu, çocuğa sınır konmaması gibi faktörler tek başına DEHB oluşmasına neden olmaz. Ancak bu tür uygun olmayan yaklaşımlar bozukluğun seyri bakımından farklılıklara yol açabilir ve değiştirilmesi gerekir.
- “DEHB büyüyünce geçer”: DEHB çoğu olguda büyüyünce kendiliğinden düzelen bir durum değildir. Yaşla birlikte aşırı hareketlilik belirtilerinde azalma olabilir, ancak dikkatsizlik belirtileri genellikle devam eder. Ergenlik döneminde dürtüsellikle ilgili sorunlar artabilir. Olguların önemli bir kısmında yetişkin yaşlarda da DEHB belirtileri görülmeye devam eder.
- “Şeker ve katkı maddeleri içeren gıdaları tüketmemek DEHB’yi düzeltir”: Şeker, basit karbonhidratlar, katkı maddeleri ve gıda boyaları gibi maddelerin DEHB’ye yol açtığına dair bilimsel veri yoktur. Dolayısıyla sadece bu gıdaları diyetten çıkarmanın DEHB’yi düzeltme olasılığı yoktur. Yine de, tüm çocuklarda olduğu gibi DEHB’li çocuklarda da bu tür gıdaların sınırsızca tüketimi uygun değildir.
- “Spor yapmak çocuğun enerjisini atar, DEHB’yi düzeltir”: Düzenli egzersiz ve spor aktiviteleri tüm çocuklarda beden ve ruh sağlığı için yararlıdır. Sadece spor yapmak DEHB’yi ortadan kaldırmaz. Bununla birlikte düzenli egzersizin tüm çocuk ve gençlerde öğrenme, dikkat, dürtü kontrolü, sorumluluk, sosyal ilişkiler, özgüven gibi birçok alanda olumlu etkileri vardır. DEHB tanısı alan çocukların da kendi ilgi duydukları bir spora yönlendirilmesi olumlu katkı sağlayabilir.
- “İlaç yerine gıda takviyeleri kullanılarak da DEHB tedavi edilebilir”: Başta Omega 3, fosfotidilserin ve sitikolin olmak üzere birçok takviyenin DEHB tedavisindeki yeri araştırılmaktadır. Bu takviyelerin bir ölçüde dikkat, öğrenme, bellek gibi fonksiyonlar üzerine olumlu etkileri olsa da tek başlarına tedavi edici etkinlikte oldukları gösterilmemiştir. Ancak, standart DEHB tedavisine ek olarak kullanımlarının yararlı etkileri olabilir.
- “DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılık yaparlar”: DEHB tedavisinde ülkemizde kullanılan ilaçların bağımlılık yapması söz konusu değildir. DEHB’nin kendisi artmış bağımlılık riskiyle ilişkili bir bozukluktur. Uygun tedavi alan kişilerde ilaçlar bağımlılık yapmadığı gibi diğer bağımlılıkların da riskinin azaldığı bilinmektedir.
- “DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar büyüme geriliğine yol açar”: DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar özellikle başlangıç döneminde iştah azalmasına yol açabilir. Bununla birlikte tedavi gören çocuk ve gençler zamanla büyüme grafiğini yakalayarak hedef boya ulaşırlar.
Uzman Desteğinin Önemi
DEHB’nin etkili bir şekilde yönetilmesi, uzman desteği gerektiren bir süreçtir. Çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı, hem çocuklarda hem de ergenlerde DEHB belirtilerinin tanınması ve yönetilmesinde hayati bir rol oynar. Profesyonel bir yaklaşım, bireylerin belirtilerini daha iyi anlamalarını, günlük yaşamda karşılaştıkları zorluklarla başa çıkmalarını ve tedavi sürecinde en uygun stratejileri benimsemelerini sağlar. Ayrıca, DEHB ile ilişkili diğer ruhsal sağlık sorunlarının (örneğin, anksiyete, depresyon) yönetimi de uzman desteği ile daha etkili bir şekilde gerçekleştirilebilir. Erken müdahale, DEHB’nin uzun vadeli etkilerini en aza indirerek bireylerin yaşam kalitesini artırır ve onların akademik, sosyal ve profesyonel alanlarda başarılı olmalarına yardımcı olur. Uzman desteği, aynı zamanda ailelerin de bu süreçte bilinçli ve etkin bir şekilde rol almasını sağlar, böylece DEHB yönetimi tüm aile bireylerinin işbirliği ile yürütülen bir süreç haline gelir.