
Psikotik Bozukluklar
Psikotik bozukluklar, bireyin gerçeği değerlendirmesinin bozulduğu, algılama, düşünce, duygu ve davranışlarda ciddi bozulmaların olduğu durumlardır. Bu bozukluklar, bireyin kendine bakımı, kişilerarası ilişkileri, iş hayatı gibi önemli işlevsellik alanlarını etkileyerek günlük yaşam fonksiyonlarını bozar. Bu durum hem birey hem de çevresi için zorlu bir deneyim olabilir.
Psikotik Bozuklukların Türleri
Psikotik bozukluklar belirtiler ve hastalık süresine göre Şizofreni, Sanrısal Bozukluk, Kısa Psikotik Bozukluk, Şizofreniform Bozukluk, Şizoaffektif Bozukluk gibi birçok alt başlıkta sınıflanır.
Psikotik Bozuklukların Belirtileri
Psikotik bozuklukların belirtilerinin tanınması profesyonel desteğe başvurma kararı açısından kilit öneme sahiptir.
Sanrılar (Delüzyonlar)
Sanrılar, bireyin sıkı sıkıya bağlı olduğu gerçeğe uygun olmayan yanlış düşünce veya inançlardır. Bu inançlar, destekleyen herhangi bir kanıt olmamasına ya da aksine kanıtlara rağmen birey tarafından doğru olarak kabul edilir. Örneğin, bir kişi kendisinin ünlü bir kişi olduğuna inanabilir, diğer insanların kendisine zarar vermek istediğini ya da aldatıldığını düşünebilir. Sanrılar, psikotik bozuklukların temel belirtilerindendir ve tedavi edilmediklerinde bireyin davranışlarını ciddi şekilde etkileyebilir.
Varsanılar (Halüsinasyonlar)
Halüsinasyonlar, bireyin olmayan bir uyaranı varmış gibi algılaması durumudur. En yaygın halüsinasyon türleri işitsel halüsinasyonlardır, yani bireyler gerçek olmayan sesler duyarlar. Görsel halüsinasyonlar da sık görülür ve bireyler var olmayan görüntüler görebilirler.
Dezorganize Konuşma
Düşünce yapısında bozulmayla beraber konuyla ilgisiz konuşma, cümleler arasında bağlantı olmaksızın konudan konuya atlama, dilbilgisine uymayan tamamen anlaşılmaz konuşma, yeni kelimeler üretme gibi belirtiler içerir.
Dezorganize veya Katatonik Davranışlar
Bir amaca yönelik olmayan tuhaf hareketler, anlamsız gülme, uygunsuz veya tuhaf duruş, hiç hareket etmeden durma örnekler arasında sayılabilir.
Negatif Belirtiler
Sosyal geri çekilme, duygulanımda küntleşme, isteksizlik, enerji kaybı, düşünce içeriğinin fakirleşmesi, özbakımda azalma, dikkatte bozulma gibi belirtiler negatif belirtilerdendir.
Erken Başlangıçlı Şizofreni
Şizofreni, genellikle ergenlik veya genç yetişkinlik döneminde başlayan kronik bir psikotik bozukluktur. Şizofreni tanısı koyabilmek için yukarıdaki belirtilerden en az ikisinin bir ay boyunca devam etmesi ve belirtilerin en az altı ay sürmesi gerekir. Belirtiler 18 yaş öncesinde başladığında Erken Başlangıçlı Şizofreni, 13 yaştan önce başladığında ise Çok Erken Başlangıçlı Şizofreni olarak adlandırılır.
Tanı Süreci
Şizofreni ve diğer psikotik bozuklukların tanısal değerlendirmesi dikkat ve uzmanlık gerektirir. Psikotik belirtilerin varlığı tek başına Şizofreni varlığını göstermez, çünkü Bipolar Bozukluk, Depresyon, Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Madde Kullanımı gibi birçok durumda da benzer belirtiler görülebilir. Hatta epilepsi, kafa travması, beyin tümörü, beyni etkileyen enfeksiyonlar ve metabolik sorunlar gibi birçok tıbbi hastalıkta da psikotik belirtiler gözlenebilir. Bu nedenle tanısal değerlendirme mutlaka bir uzman hekim tarafından yapılmalı, gerektiğinde genel tıbbi değerlendirme için Çocuk Nörolojisi başta olmak üzere diğer uzmanlık alanlarıyla işbirliği yapılmalıdır. Çocuk ve ergenlerde psikotik bozuklukların değerlendirmesi ise bu yaş grubunun normal gelişimsel özelliklerini bilen bir Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi uzmanınca yapılmalıdır. Çünkü örneğin bir yetişkinde görüldüğünde açıkça psikotik bulgu olarak değerlendirilebilecek bir “hayali arkadaş” varlığı, çocuk yaş grubunda normal kabul edilebilir.
Tedavi
Şizofreni ve diğer psikotik bozuklukların tedavisinde amaç belirtileri hafifletmek, uzun vadede olumsuz gidişi azaltmak ve nüksleri önlemektir. Tedavi, ilaç tedavisi ve psikososyal müdahalelerin birlikte uygulanmasını gerektirir.
Antipsikotik ilaçlar, psikotik bozuklukların tedavisi için geliştirilmiş, ancak günümüzde psikotik bozukluklar dışında da birçok ruhsal bozukluğun tedavisinde kullanılmakta olan ilaçlardır. Bu ilaçlar, sanrılar ve halüsinasyonlar gibi belirtileri azaltmak için kullanılır. Tedavi sürecinde, bireyin ilaçlara verdiği yanıt izlenir ve gerekirse dozaj ayarlamaları yapılır. Tedavi uzun süreli bir süreçtir ve düzenli takip gerektirir. Belirtilerin ağır olduğu, bireyin kendisine veya çevresine ciddi zarar verme riskinin olduğu ya da ayaktan tedavinin mümkün olamadığı durumlarda bir süre yatarak tedavi, ardından ayaktan izlem gerekli olabilir.
Psikososyal tedaviler tek başına hastalık belirtilerini ortadan kaldırmaz, hastalık nedeniyle gelişen işlev bozukluklarının azaltılmasında ilaç tedavisini destekler. Hastalık hakkında hastanın ve ailenin eğitimi, sosyal beceri eğitimi, bilişsel davranışçı terapi bu amaçla kullanılan yöntemler arasındadır.